Kuruyemiş Satanlara Ne Denir?
Bir yanda taze taze kızarmış fıstıklar, diğer yanda rengarenk kuru meyveler, ortada ise türlü türlü lezzetli kuruyemişler… Birinin biraz tuzlu, diğerinin biraz tatlı, hepsi de gönlümüzü okşayan atıştırmalıklar. Peki, bu lezzetli ürünleri satanlara ne denir? Birçoğumuz, kuruyemiş satan dükkanlardan alışveriş yaparken aslında bu kişilere ne ad verildiğini pek de düşünmüyoruz. Ama her şeyin bir adı vardır, değil mi?
Kuruyemiş satan dükkanlar, çoğunlukla “kuruyemişçi” olarak bilinse de, bazen o kadar sıcak ve samimi bir atmosfere dönüşür ki, buradaki çalışanlar neredeyse ailemizden biri gibi olur. Ankara’nın sıcak yaz akşamlarında, mahalledeki o küçük kuruyemişçiye uğramadan geçmezdim. Hem ekonomik hem de kültürel bir anlam taşıyan bu mekanların adı da aslında biraz değişken.
Mahalle Kuruyemişçileri: Çocukluğumun Renkli Dükkanları
Çocukken, mahalledeki kuruyemişçiye gitmek bir ritüeldi. Gerçekten o dükkanda geçirdiğimiz zamanlar, hayatın ne kadar basit ama eğlenceli olabileceğini gösterirdi. O zamanlar, kuruyemiş satan kişilere “kuruyemişçi” demek oldukça yaygındı. Hatta çocukken, oraya gittiğimizde bazen tatlı tatlı “Fıstıkçı” diye hitap ettiğimiz olurdu. O zamanlar kuruyemişçi deyince aklımıza gelen, sadece dükkandaki o sakızlı çerezler, simitler ve taze fıstıklardı. O küçük dükkan, sadece kuruyemiş almak için gittiğimiz bir yer değil, aynı zamanda mahallelinin birbirini tanıdığı, sohbet ettiği bir sosyal alan da olmuştu.
Yıllar sonra, ekonomik açıdan bu sektörü incelediğimde, aslında kuruyemişçilerin o sıcak atmosferinin, toplumsal bağları güçlendiren ve insanları birbirine yakınlaştıran bir rol oynadığını fark ettim. Gerçekten, bu dükkanlar yerel ekonominin bir parçası ve insan ilişkilerinin günlük yaşantımızdaki izlerini taşıyor. Bazen yalnızca kuruyemiş almak için değil, sıkça da sohbet etmek için gittiğimiz o dükkanlar, bir tür mahalle terapisi gibi de oluyordu.
Kuruyemiş Sektörünün Ekonomik Boyutu
Kuruyemiş sektörüne dair ekonomik veriler, aslında bu dükkanların ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye, kuruyemiş üretiminde dünyada önemli bir yere sahip. Fındık, Antep fıstığı, ceviz, badem gibi ürünler, hem iç pazarın hem de dış pazarın en önemli öğelerinden. Ülkemizde 2021 verilerine göre, kuruyemiş sektörünün yıllık büyüklüğü yaklaşık 1,5 milyar dolar civarındaydı. Bu da demek oluyor ki, kuruyemiş satanlar aslında sadece mahallelerimizdeki esnaflar değil, büyük bir endüstrinin önemli oyuncuları. Birçok kuruyemiş dükkanının, Türkiye’nin ekonomik yapısında önemli bir rol oynadığını düşündüğümüzde, aslında bu işin sadece alışveriş değil, bir kültür ve ticaret unsuru olduğuna da şahit oluyoruz.
“Kuruyemişçi” ve Diğer İsimler
“Kuruyemişçi” tabiri, eski zamanlardan beri kullanılagelmiş olsa da, bu işin profesyonelleşmesiyle birlikte, farklı isimler de ortaya çıkmaya başladı. Şu an için hala en yaygın kullanılan terim “kuruyemişçi” olsa da, özellikle büyük şehirlerde “atıştırmalıkçı” gibi modernleşmiş terimler de karşımıza çıkıyor. Ayrıca bazı özel markalar, dükkanlarının isimlerini “fıstıkçı”, “cevizci” gibi daha özelleşmiş terimlerle de adlandırabiliyorlar.
Mesela, çevremdeki bazı arkadaşlarım, kuruyemiş almak için gittiği dükkanlarda çalışan kişilere “Fıstıkçı Baba” ya da “Ceviz Usta” gibi takma adlar taktılar. Buradaki sıcaklık ve samimiyet, bazen işin ciddi ekonomik taraflarını gölgede bırakıyor, insanları daha çok birbirine yakınlaştırıyor.
Bunun yanında, özellikle pazarlama stratejileri devreye girdiğinde, “kuruyemişci” ya da “fıstıkçı” gibi geleneksel isimler, yerini modern isimlere bırakabiliyor. Bu dükkanlar, çeşitli markalarla anlaşmalar yaparak “kuru gıda satan mağaza” gibi daha geniş kapsamlı isimler kullanabiliyorlar. Ancak hala, köylerden şehir merkezlerine kadar hemen hemen her yerde, bu dükkanlar için halk arasında “kuruyemişçi” tabiri en yaygın olanıdır.
Ankara’da Bir Kuruyemişçi Hikâyesi
Bir gün, Ankara’daki ofisime giderken, eski bir kuruyemişçiye rastladım. Dükkanın önünde birkaç yaşlı amca ve teyze sohbet ediyordu. Sanki yıllar öncesine gitmiş gibiydim; o küçücük dükkanda her şeyin daha yavaş, daha samimi olduğunu hissettim. O anda fark ettim ki, burası sadece bir alışveriş yeri değil, aynı zamanda insanların zaman geçirdiği bir buluşma alanı olmuştu. Kuruyemiş satanlar, bazen öyle bir noktaya gelir ki, sadece satış yapmazlar, aynı zamanda mahallelerine dair izler bırakırlar.
O an, aslında kuruyemiş satan kişilerin sadece ticaret yapan insanlar olmadığını fark ettim. Onlar, o mahalledeki, o sokaktaki sosyal bağları güçlendiren, insanları birbirine yakınlaştıran figürlerdir. “Kuruyemişçi” deyince, sadece fıstık, badem, ceviz ya da kuru üzüm satıcıları aklımıza gelmesin; onlar aynı zamanda sosyal hayatın önemli aktörleridir.
Sonuç: Kuruyemişçi Olmak Bir Kültürdür
Kuruyemiş satanlara ne denir sorusunun cevabı basit gibi görünse de, aslında bu iş, sadece ürün satmakla kalmıyor; insanları birbirine yaklaştıran, toplumsal ilişkileri güçlendiren, mahalle kültürünü yaşatan bir rol üstleniyor. “Kuruyemişçi” deyince, aklımıza gelen sadece bir meslek değil, aynı zamanda toplumun sosyal yapısının bir parçası oluyor. Fıstıkçı, cevizci, atıştırmalıkçı… Her biri, bir dönemin ve kültürün temsilcisi olarak hayatımıza renk katıyor.